Foruma Üye olduktan sonra "Aktivasyon-Şifre Belirleme Aşamasında Sorun Yaşayan Üyelerimiz
Foruma üye olurken "hotmail, outlook, msn" uzantılı bir mail adresi kullandıysanız size gönderdiğimiz aktivasyon-şifre belirleme e postası hesabınızdaki "gereksiz-spam" klasörüne düşmüş olabilir. Lütfen "gereksiz-spam" klasörünü kontrol ediniz. Destek için instagramdan @spearfishingturkey bize ulaşabilirsiniz.
Sıradan bir av günüydü. Bu sefer sabah suyuna yetişemediğim için öğlen saatlerinde denize attım kendimi. Hem hava patlak olduğu için hem de saat uygun olmadığı iç n verimsiz bir av seyrediyordu. Güzel bir mırmır bir de kefal dışında dizgimde başka balık yoktu. Ben de çıkmadan önce son çare kaya altlarını taramaya başladım. Zıpkınım uygun olmamasına rağmen güzel bir pozisyon yakalarsam eşkina, sargoz çok düşük bir ihtimal belki züber görürüm diye sahil şeridi boyunca taraya taraya gezmeye başladım. Gezdiğim kayalar arasında belki de en dar olanının içinde parlak uzun bir kuyruk gördüm. Başta gelincik olduğunu sandım fakat bir terslik vardı çünkü bu kuyruk bir gelinciğin olamayacak kadar kalın ilerliyordu. Yavaş yavaş kuyruktun takip ederek kafayı aramaya başladım. Son anda üzerime doğru çok yavaş bir şekilde süzülen parlak gözleri fark ettim. Daha önce birçok kez müren avladım evet mürenler tehlikelidir ısırırlar saldırırlar fakat mığrı balıklarının saldırdığına hiç tanık olmamıştım. Mürene göre daha sakin ve daha az saldırgan olurlardı ta ki bu avıma kadar. Yanımda kaya altı zıpkınım olmadığı için 100'lük zıpkınla daracık mağaranın içinde hem derin hem karanlık zamana karşı bir mücadele var. Atış yapmak için 15 dakika boyunca hem hayvanı hem de deliği inceledim çıkışı olmadığından emin olduktan sonra ya ıskalarsam ya da şişim sıkışırsa ne olur onu düşünmeye başladım acaba saldırır mı falan derken 15 dakika geçti atışımı yaptım. Tam kafasına fakat alan dar olduğu için şiş kelebeğin açılacağı kadar girmedi hayvan kendini içeri gizledi. Kıyıya çıkıp 10 dakika nefeslendim hem de bulanan mağaranın dinmesini beklerken hayvanın da sakinleşmesini beklemiş oldum. Tekrar mağaraya vardığımda hayvan kendini daha içeri saklamıştı fakat kafası gözüküyordu. yaklaşık 25 dakika zıpkını doğru pozisyona almaya çalıştım. tetiğe elim kavuşsa şiş başka yöne bakıyor şiş doğru olsa tetiğe ulaşamıyorum bir yandan hayvan zıpkını gördükçe kendini kaçırıyor derken ikinci atışımı yaptım ve yine hüsran aynı şekilde kelebek açılmadı. Aynı işlemler tekrarlandı kıyaya çıktım 20 dakika dinlendim son kez girdim suya bu sefer de olmazsa çıkmam gerektiğini biliyordum artık çünkü hem çok üşüyordum hem çok yorulmuştum hem de sudaki akıntı iyice artmaya başlamıştı. Aynı kayaya tekrar iniş yaptım ve bu sefer çok hesaplamadan düşünmeden gördüğüm yere atış yaptım. Şiş zıpkından çıkıp kayanın altına girdikten sonra bir sallanma direnç göremeyince aha dedim yine vuramadım fakat şişi kendime çekerken asılmam gerekti bir çektim bu sefer vurmuştum kelebek te açıktı vurduğum nokta da güzel olduğu için kaçma şansı yoktu. (3.320Kg)
Tebrikler. Saroz bölgesinde bolca var. Normalde tadını çok sevmezdim, genel olarak balık ayıklarken bile zevk almama rağmen bu balığı ayıklamasınıda hiç sevmem. Bu sene vurduğumda ilginç şekilde tadıda hoşuma gitti. Ya hayvan dönem dönem lezzetleniyor ya benim damak tadım veya ruh halim çok değişken.
@zencuk Öncelikle yorumunuz için çok teşekkür ederim. Tat konusuna gelirsek kışın yağlandığı için daha lezzetli olur mangalda da yapabilirsiniz ama derisini yüzmek çok zor oluyor genelde dolapta 1 gün dinlendirip deriyle et arasına tuz dökerek yüzülüyor. İnce kılçıkları dışında etini ben çok beğeniyorum. Bir de tat meselesi hayvanın yaşadığı bölgeyle de alakalı olabilir açık denizdekiler çok daha lezzetlidir. limanlarda ve mendireklerde de bolca bulunurlar ama sakın ha avlayıp da yemeyin. Gezen bir balık olmadığı için gıda zehirlenmesi yaşamanız muhtemel.
Mendirek dalışlarını sevmediğim için pek yapmam. Fakat oralarda vurulsa dahi zehirleyeceğini sanmam. Derisini ağaca asıp yüzdükden sonra dilimleyip baharatlı karışıma bulayıp kızartıyoruz. Sonuncusunda beğenmiştim. Oldukca iri bir bireydi ve kuyruk tarafından bir karıştan fazlasını kullanmadık. O taraf aşırı kılçıklı oluyor kafaya yakın olan yer lezzetli ama yinede alternatif balıklar varsa onlar önceliğim. Birde bu namussuz girdiği delikde başka hayvan barındırmıyor. Saldırdığından değilde yer kalmıyor sanırım. Eskiden ıstakoz olan deliklerde bunlar oluyor. Düzenli dalınan merada populasyonu çok çoğaltmamak lazım.
Mığrı mürenden daha saldırgan ve neredeyse fulltime leşçidir. Mığrı gececidir müren gündüz gece aktif olabilir. Mürenin çok iri bireyleri sadece gece aktif olur. Leşçil olduğundan yenmez gözüyle bakılır. Müren leş peşinde koşmaz sadece bölgesinde olursa leş yer. Müren daima daha lezzetli, daha yağlıdır. Sizin denk geldiğiniz lezzetsiz bireyler kirli bölge, yumurtlama dönemi, ağ artığı ile beslenmesinden olabilir. Müren pek yaklaşmaz, dizgine saldırma huyu pek yoktur. Mığrının benim dizgime saldırdığıda olmadı fakat iri bir bireyle zıpkınsız serbest gezerken kayanın içinde rastladım ve hiç düşünmeden kafa tutu. Müren temkinlidir ama bu deli dilaver, hemen gider peşinde. Tabi bu benim çıplak beyaz ellere ve kamuflajsız bedene sahip olmamdan ötürü olabilir. Her ikiside ısırdığında zehir görevi gören aşırı bakterili ağzı vardır. İlk ısırıkta yakalanmayan balık mikrop kapmasında kısa sürede ölür ve yiyen kendisi olur. Scuba yıllarımda dev bireyler görmüşlüğüm var 10-20 kg arası olabildiğini tahmin ettiğim. O yıllarda Kaptan Cousteau yaşındaki abilerimizden aylarca iyileşmeyen müren ısırığı durumları dinlemiştik. Özellikle sünger avcıları baya çekmiş diye anlatırlardı.
https://www.instagram.com/p/BnGxzwBhwmH/?igshid=z496ai7ewoce
böyle bir tanesi 7200 gr geldi. Vurup bıçakla söndürmeme rağmen 20 dakika tam ölmedi. Sonra nişanlımın önüne atıp evlenme teklif etmiştim.
Mığrı ve Müren kardeşler nadiren aynı yuvayı paylaşır, bu kareyi çeken Gökçeada'da Tahsin Ceylan hocam. Sanki ne var bize bulaşmayın der gibi şaşkın şaşkın objektife bakıyorlar. Ben şahsen lezzetini beğenmediğim balığı, akşam yiyeceğimden fazla balığı (dondurucuda balık sevmem ahtapot, orkinos, somon ve karides kalamar haricinde) yada masadaki insan sayısını doyurmayacak büyüklükteki balığı yada deniz canlısını (istakoz, karavida, ahtapot vb), yada yuvada çift olarak duran balığı asla avlamıyorum ve işin açıkçası açgözlülükle dizgilerini, botlarını aşırı dolduran, satmak amaçla balık vuran ki zaten kanunen yasak, tasvip etmiyorum. Müren, mığrı gibi balıkların vurulduğunu görünce de üzülüyorum öyle ahım şahım tatları yok, bu güzellikler dipte canlı olarak daha güzeller.
@zek Bilgilerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Yanlış bildiğim bir çok konunun olduğunu fark ettim. Evlilik teklifinize de hayran kaldım. 😀
@dreamdiver Avcılık kuralları ve etikleri hakkında söylediklerinize katılıyorum fakat canlıları eti güzel olan ve olmayan diye ayırıp avlayıp avlamama konusunu buna göre seçmek bana biraz anlamsız ve tuhaf geliyor. Bir barbun-tekir de can taşıyor bir levrek de can taşıyor. Biriyle bir insanın doyması için onlarca öldürmek gerekirken bazen tek bir levrekle 3 kişi doyabiliyor. Lezzetten ziyade daha az canlı öldürerek hedefe ulaşmak tercihimdir. Beni sakın yanlış anlamayın size katılıyorum bütün canlılar suyun altında dizgimizde durduğundan daha güzel duruyor. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. 🙂
@atakan böyle bir şey yok. Lezzet her şeydir. Tekirin lezzeti farklı levreğin lezzeti farklı. Hatta zaman zaman bile kendi içlerinde farklı. Yazın ortasında niye kefal vurayım. Eylül’de daha lezzetli. Bu iş biraz da zevk işi. Mesela palamut çok sevmem ama kendim tuttuğumda kesin sushi partisi yaparım. Az canlı öldürme kısmına katılıyorum ama sonuçta buzlukları da tıka basa doldurmuyoruz. Artık öyle bol bol balık yok. Biz sadece standart bir aileden biraz fazla balık tüketiyoruz. Eşe dosta falan verdiğimiz bolluk çok nadir oluyor ki ben sadece zıpkın değil ağ,parakete hariç her türlü balık avlıyorum.
Ayrıca not düşeyim müren ızgarada harika oluyor. Asma yaprağı ızgarası mükemel bir tat. Neredeyse her mevsim yağlı. Kılçık yok sayılır. Kaya kokusu olduğundan baharat istemiyor. Pane kızartması ağır olsada arada tercih ederim.
@zek mevsiminde ve uygun büyüklükte olması önemli, balık büyüyüp yağlanırsa daha lezzetli oluyor hemde bu sürede üreyip bize ilerde avlayabileceğimiz yavrular veriyor. Ne yazıkki gerek olta gerekse zıpkında avcılarımız çok seçici değil aman boş çıkmayayımda deyip ne varsa avlıyor. Ben işin farklı yanındayım denizden ekmek yiyorum. Gösterecek yada avlayacak balık kalmazsa sularımızda kime eğitim verebilirim yada kim dalış malzemesi alıp dibe iner. Eğer uygun balık bulamazsam sadece zevkime dalar çıkar, gider dilediğim balığı balıkçımdan alırım.
@dreamdiver inan balık tezgahından almak kadar zarar vermez. Balık tezgahı ticari bir acımasızlığı var. Amatör/ sportif avcılar limitleri aşmasın yeter. Bitecek bir durum yok. Tezgahtaki balık daha tehlikeli bir yok oluş.
@zek Şimdiye kadar sadece 3 defa müren pişirdim sizin gibi mutfağı kuvvetli abilerimden de yemek nasip oldu tabii ama mevzu kendi başıma yapmaya gelince fileto konusunda hep sıkıntı yaşıyorum detaylı bir şekilde hem ayıklanması olsun hem de tarif olsun paylaşırsanız çok sevinirim. Bu arada Mığrı da epey kılçıklıydı ama çok lezzetliydi.
@dreamdiver Gerçekten çok haklısınız. Zıpkınla avlanan avcıları takip etmek neredeyse imkansız fakat ağ atan ya da olta ile avlanan insanların uygunsuz av yaptığını görmek daha mümkün. Elimden geldiğince her gördüğümde gerekli uyarıları ve şikayetleri yapmaya çalışıyorum. Ağ atan bir abimiz var satılan balıklardan geriye kalan küçük balıkları arada bana getirir inanır mısınız avuç içi kadar akyalar çipuralar levrekler abi diyorum neden bunları geri salmıyorsunuz söylediğine göre ağa takılan küçük balıklardan yaşayanlarını geri salıyorlarmış fakat ölen balıkları atmıyorlarmış. Ne tür bi ağ atıyorlarsa neredeyse her boy balık, dip orta yüzey balığı olsun, ağa takılıyor. Bir kaç def da yasak olmasına rağmen misina ağ atan avcılar vardı gördük şikayet ettik tamam adam ceza alıyor ödüyor falan ama öyle bir ağ ki her atmada 6 bin 7 bin tl'lik av yapıyorlarmış. Yani çok da umurlarında değil.
@zek Şimdiye kadar sadece 3 defa müren pişirdim sizin gibi mutfağı kuvvetli abilerimden de yemek nasip oldu tabii ama mevzu kendi başıma yapmaya gelince fileto konusunda hep sıkıntı yaşıyorum detaylı bir şekilde hem ayıklanması olsun hem de tarif olsun paylaşırsanız çok sevinirim. Bu arada Mığrı da epey kılçıklıydı ama çok lezzetliydi.
Hocam o canavarı sudan kim çıkarırsa ona lezzetli gelir. Bayağı uğraşmışsınız, hakkını vermiş o da. Nefesinize sağlık 🙂
@atakan müren aslında kolaydır ama herkes zor falan der. Çene hatta üst çeneyi delerek bir s kanca geçiriyoruz kancayı evde ben mutfak dolabı tutacamacına geçirdim ama yere gazete falan serip evin içinde sağlam bir yer ya da bahçe de ağaca takabilirsiniz. Başın hemen altında keski bıçakla çepe çevre deriye çizik atıp elle eli tuzlayıp ya da penseyle deriyi aşağı doğru çekiyorsunuz. Deri zaten kolay tutulacak kadar soyulduğunda gerisi 2 saniye. Karında kesilip iç organları temizledin mi bembeyaz et kalıyor. Ben 3-4 santimlik takoz çıkarıyorum. Güzel bir zeytin yağı ile az bir yağlıyıor çok hafif unluyoruz sanki kızartacak gibi. Kıstırmalı ızagaraya taze asma yapraklarını dizip tuzluyoruz az balıkları üzerine sonra yine az bir tuz sonra yine yapraklar. Ver ızgaraya yapraklar yanana kadar. Sonra pişince tabağa alıp isteğe göre tarator sosla yumulunur.
birde bildiğin kızartılır. Nişasta soda ve karbonatla sütlaç kıvamında bir bulamaç yapılır önceden tuzlanmış balık bulamaça sonra Mısır ununa batırılıp tercihen fınıdık yağında kızartılır. Yine tarator sos güzel olur.
@atakan ağa değen balık şok oluyor ölüyor. Dalıcı olduğumdan mesela sahilde güneşlenirken eş dost tipik yaz ağlencsi yaparken balık çeviriyorlar sahile yakın yerde. Onlar işini bitirip gidiyor sonra ben dalıyorum elle dibe yatan kefalleri, mırmırları, menekşeleri topluyorum sahildeki herkes bir mayo bir palet bir maske ile girdiğim sudan 10-15 balıkla çıkınca şaşırıyor ama öyle bir çok balık ağa değince dibe çöküp kalıyor. Ağın kendisine takılmayınca dipte kalıp muhtemelen olüyor. Belki şok halinden bir kaç saat sonra çıkıyordur ama bu şok halindeki balıklara saldıran ahtapota da denk geldim. Ben topluyorum en azından ziyan olmuyor.