Foruma Üye olduktan sonra "Aktivasyon-Şifre Belirleme Aşamasında Sorun Yaşayan Üyelerimiz
Foruma üye olurken "hotmail, outlook, msn" uzantılı bir mail adresi kullandıysanız size gönderdiğimiz aktivasyon-şifre belirleme e postası hesabınızdaki "gereksiz-spam" klasörüne düşmüş olabilir. Lütfen "gereksiz-spam" klasörünü kontrol ediniz. Destek için instagramdan @spearfishingturkey bize ulaşabilirsiniz.
Selamlar sevgiler saygılar değerli forum üyeleri !!!
Uzuuun süredir paylaşım yapmıyordum. Sonunda yazı yazdıracak bir av günü yaşamak nasip oldu. Bir süredir havaların kötü gitmesinden ve işten dolayı dalışa gidemiyordum. Zaten son dalışlarımda da levrekten boş dönünce avcılıktan biraz uzaklaşmıştım.
Tüm ülkeyi yakıp yıkan karlı fırtınalı havaların ardından hava 2 gün duruluyordu. Fırtına sonrası ilk günü olta balıkçılığına ayırarak evin önü adaları dediğimiz yerlerde oltaya gittim. Yem parasının balıktan katbekat daha fazla tuttuğu bir günde üç beş isparoz ve karagözle eğlendik.
Levreğede aynı bölgelerde daldığımdan yarınki dalış için hiç hevesim yoktu. Çünkü öyle bir fırtına kopmuş ki sulara tüm kanalizasyonlar yağmurlar çöpler akmış görüş denen şeyi ortadan kaldırmıştı. Kahve bardağındaki görüşün daha fazla olduğu merada dalış yapmak pek hoş olmazdı açıkçası.
Bizim tayfa ile bir toplantı sonrası yarın için başka bir meraya organizasyon yaparak sabaha buluşmak üzere evlere sorunsuz dağıldık.
Sabah 10 gibi buluşarak yaklaşık 150 km gibi bir yol yaptık ve tembel suyuna yetiştik. Bot indir bindir giyin kuşan derken 2’de anca pulları su ile buluşturduk. Daldığımız merada 8-10 en fazla 12-13 metrelerde agaşonumuza ne düşerse onu avlayacaktık herhangi bir hedef balığımız yoktu ancak ben bir sinarit görürsem affetmeme modundaydım.
Meraya birazcık geç gittiğimiz için zıpkıncı curcunasına sonradan katılabildik. Mera büyük olduğundan dolayı hepimizi kaldırırdı. Zaten biz en fazla 2 saat dalabilirdik çünkü toparlanıp o yolu dönmesi vardı geriye.
Suya atlar atlamaz kendi yolumu çizdim ve beğendiğim noktalara agaşonlara başladım. Sebahattin abide dalışa başlamıştı botçumuzda Fatih abiydi. İzmirde dalmamıza rağmen kendimi Marmariste gibi hissettim. Birden derinleşen yapı ve papağan balıklarının aşırı derecede fazla olması tam o suları hatırlatıyordu.
Fatih abinin papağan balıklarına olan sevgisinden ötürü irilerinden 4-5 tanesini ona vurdum ilk başta.
Zaman kısıtlı olduğu için sonradan sadece burunlara,balık yapma ihtimali yüksek yerlere bakıp dönelim dedik.
Dalışa başladığım burun ve etrafında agaşonlar yaparken derinden üzerime gelmesini beklediğim balıklar -orta halli sinarit ve iri bir çipura - kıyıdan arka çaprazımdan kendilerini gösterdiler. Onları gördüğüme mi sevineyim atış yapamayacağım için üzüleyim mi karar veremedim.
Merada sinariti gördüğüme sevinmiştim ve dalışlarımı ona göre yapacaktım. Yarım saate dalışım bitiyordu.
Buruna geldiğimde İzmir için devasa Çanakkale için orta Marmara için ise pırt denen boyda bir sargoz vurdum ve az da olsa avcılık içgüdülerimi törpüledim.
Birkaç agaşon sonrasında yüzeyde nefeslenirken alttan güzel bir çipuranın derine doğru usul usul indiğini gördüm ve hiç acele etmeden çok güzel bir şekilde nefeslenerek balığın indiği yere doğru tüy gibi inerek harika bir agaşon yaptım. Çipura belki geri döner mi umuduyla yaptığım dalışıma bir süre sonra bir sinarit karşılık vermişti ve usul usul üzerime geliyordu. İşte tammm oldu artık tetiği ezicem derken hop sinarit aga jilet gibi bir dönüşle geri döndü ve gitti. Ardından bu sefer beni fark etmeyen başka bir sinarit önümden hışımla geçti ve orta sudaki papaz balıklarına gözümün önünde dalarak derine doğru krallığına geri gitti. Tüm bunlar yaşandığı anda ben ise kılımı dahi kıpırdatmıyor gözlerimi bile hareket ettirmiyordum. Kaçırdığım sinaritlerden dersimi almış şekilde en doğru pozisyonu bekliyordum. Aradan çok geçmeden ilk gelip giden sinarit bu sefer hızlı bir şekilde üzerime doğru yol almış ve geliyordu. Bu kadar hızlı gelişin bir o kadarda hızlı dönüşü olacaktı. Yan verdiği an tetiği çekersemde çok büyük bir olasılıkla ıska atacaktım.
Üzerime doğru gelen sinaritin tam iki gözünün arasına nişanımı aldım ve menzile girdiği an tetiği ezdim. Artık gözlerimi kırpabilirdim. Gözümü kırpıp açtığımda sinariti tam ortadan kemiğinden vurduğumu ve balığın çaresiz kaldığını görerek yüzeye çıkışımı yaptım. Aşağıdan dünyanın en güzel renklerini üzerine ceket diye giymiş,Ege ve Akdenizde krallık sürmüş çok balığın canını yakmış hem güzelliğin hem vahşiliğin tüm özelliklerini yüzünde taşıyan bir balığı yavaş yavaş yukarıya çekiyordum. O renklere doya doya bakıyordum. Ben yüzeye çıktığımda nefes almak için çabalıyordum o ise yüzeye çıkmamak için son nefeslerini tüketiyordu.
Sinariti daha dizgiye asamamıştım ki bizimkiler beni almaya geldiler. Son dakika golü ile günü kurtarmıştım ve keyiften dört köşeydim. Balığın renkleri henüz solmadan hemen fotoğraflayabildim ve bota çıkarak günü bitirdim.
Daha iyileri sizlere nasip olsun.
Tebrikler Mesut Komiser 😋 Yine harika bir yazıyla dönmüşsün. Nefesine ve kalemine sağlık 😊
@kaancalam yazıyı keyifle okudum. Sinarit efsane nefesine sağlık.
@kaancalam nefesine ve kalemine sağlık çok renkli ve güzel bir av olmuş tebrikler
Maşallah; güzel avlar.
Iskaroz varsa gerisi önemli değil 🙂
@kaancalam
nefesine sağlık , yorumun da ayrı güzel tıpki avın gibi. 🙂
Hikayesi 10 numara balik 10 ustunden 9.9 :))Tebrikler klavyene sağlik...
herkese çok çok teşekkürler