Foruma Üye olduktan sonra "Aktivasyon-Şifre Belirleme Aşamasında Sorun Yaşayan Üyelerimiz
Foruma üye olurken "hotmail, outlook, msn" uzantılı bir mail adresi kullandıysanız size gönderdiğimiz aktivasyon-şifre belirleme e postası hesabınızdaki "gereksiz-spam" klasörüne düşmüş olabilir. Lütfen "gereksiz-spam" klasörünü kontrol ediniz. Destek için instagramdan @spearfishingturkey bize ulaşabilirsiniz.
Selam dostlar !!!
Baktım ki uzun zamandır foruma girmiyorum şöyle girmişken birkaç fotoğraf paylaşayım dedim
Yaz ayları bittikten,meralar biraz sakinledikten sonra Ekim ayının ilk günlerinde büyük usta Müjdat abimin yanına misafir olarak gittim. Hem Çanakkale'yi hem dostları görmek ve gitmişken birkaç akya vurmak için bir hafta kadar kalacaktım.
İlk günü yol,yorgunluk,sohbet ile geçirirken yapacağımız dalışlar hakkında da konuşuyorduk. Müjdat abim bu zamanlarda iri akyalar vurduğunu söylüyor ve dalış yapacağımız mera hakkında püf noktalar veriyordu sık sık.Tüfeklerimizi kontrol ettik,misina ve makara iplerimizi canavarlara göre ayarladık.
İlk dalış günümüzde daha güneş doğmadan hazırlandık ve meraya doğru yol almaya başladık. Benim içimde ise iri akyalar ile karşılaşacağım büyük ve ürpertici hisler dolaşıyordu.
Hazırlıklarımızı yapıp suya girdiğimizde Müjdat abi ile birlikte av yapacaktık ve uyumlu olmamız gerekiyordu. İkimizin de her hareketi çok dikkatliydi. Yem balıklarının hareketleri bize etraftaki akyaları gösterecekti. Aynı bölgede sürekli dalıyorduk. Hayvanın o bölgeye gelmesini bekliyorduk. Ekim ayı olmasına rağmen akıntıyla gelen soğuk sular karakış gibiydi.
Bölgede akya olabilir düşüncesi ile başka balıklara tetik düşürmeden sabırla canavarları bekliyor,bazen agaşon,bazen örümcek tekniği ile dalıyorduk.
Saat 2'yi geçiyordu.
Örümcek tekniği yaptığım sırada altımdaki herbiri kiloluk sarpa sürüsünün dağıldığını ve iri akya sürüsünün arkamdan geldiğini gördüm.
Avlanan akyalar beni hiç umursamıyor,karanlık sulardan yukarıya doğru ok gibi fırlayıp,sarpaları yutup tekrar aşağıya inip kayboluyolardı.
Yüzeye çıkar çıkmaz Müjdat abime akyaların geldiğini söyledim. Kalbim küt küt çarpıyordu ancak çabucak sakinleşip tekrar dalış yapmalıydım.
Müjdat abi ile nefeslendik ve örümcek tekniği ile tekrar aşağıya süzüldük. Akyalar Müjdat abiyi tanımış olsa gerek,kısa bir sürede hemen cevap verdiler ve karanlık,bulanık suyun içinden belirdiler.
En yakın geçen balığa iki atış yaparak koca cüsseli hırçın akyanın akıntılı sularda olan mücadelesini aza indirmeye çalıştık. Vurulur vurulmaz henüz yeni yuttuğu sarpaları kusarak dibe doğru asılan akya,beni ara ara aşağıya doğru çekiyordu. Müjdat abi ise olabildiğince az kaloma ile balığı hemen yüzeye çıkartıp söndürmek için bana yapmam gerekenleri söylüyordu sık sık. Yoksa akıntı ile beraber biz de balığın arkasından sürüklenip Çanakkale Boğazı'nda tur atacaktık.
15-20 dakikalık mücadeleden sonra akyayı kollarımızın arasına aldık. Ben kolumu boğazından geçirip evladım gibi sarılmıştım Müjdat abi ise tüfeklerimizi ve dolaşan misinalarımızı topluyordu.
Her şey yolunda gitmiş harika bir avcılık göstermiştik ancak sürüklendiğimiz yerden kıyıya yüzmesi vardı.
Yüzerken ara sıra balık kuyruk çırpıyor, boğazından geçen kolum kırılacak gibi oluyordu. Her detayı müthiş kusursuz bir canlıyı izleyerek yüzüyordum kıyıya. İki avcı düellosunda kazanan bugün bizdik.
İlk günün mesaisi bitince ( sabah 8'den akşam 5'e kadar sudaydık 🤣 ) akşam günün muhabbetini yapıyorduk. Dalmaktan ve yüzmekten hissetmediğim bacaklarım hiç bu kadar yorulmamıştı taaa ki yarından habersiz.
Sabah aynı saatte uyanıp tekrar aynı meraya yola koyulduk. Düne göre hava daha sertti. Meraya geldiğimizde ise denizin kenarına yaklaşamıyorduk. Dünden daha zorlu olacağı kesindi tabiki ancak dünün tadı damağımızda kalmıştı. O iri canavarların yine aynı yere yemlenmeye geleceğini biliyorduk.
Suya girip dalışlara başladık. Düne göre daha bulanık,soğuk ve daha fazla akıntılı bir su vardı. Ara sıra yorgun düşüyordum ve dönüşü düşünüyordum. Tüm merayı tekrar tekrar dalıp çıktık. Bugün etrafta inanılmaz yem balığı vardı ve çok sakinlerdi. Müjdat abi yem balıklarının hareketlerine bakıp etrafta akya olup olmadığını biliyordu.
Sabahı geçirdik öğlene geldik. Meradaki bacak kadar kefalleri vurmaya başladık. Bazen öyle bir akın geçiyordu ki sağ sol dip her yer bacak gibi kefallerle doluyordu. İkişer üçer kefalden sonra son kez akyalara bakalım dedik. Hiç beklemediğimiz bir noktada Müjdat abi akyaları hissetmiş olsa gerek, agaşona indi ve daha iner inmez akyalar etrafını sardı ben ise yüzeyden full Hd görüyordum her şeyi. Derinlik 6/7 metre civarıydı. Müjdat abi en irisine tetiği çektiği anda hayvan etraftaki kayalara doğru yüzüp kendini taşa doladı. Müjdat abi yukarı çıkarken ben hemen akyanın üzerine indim. Akya misinayı jilet gibi midyelere sürtüp kesmişti. Henüz kayalardan kurtulmadan ikinci atışı hayvanın kafasına doğru yaptım. 3 lastikli 110'luk invert tüfeğim ile yarım metre mesafeden yaptığım atış ÇOTTTT diye bir ses çıkartarak sadece 15-20 santim delebilmişti kafayı. Müjdat abi de aşağıya inerek misinası kopan şişini iki uçtan da bükerek hayvanı kıskaca almıştı 🤣
Balığı söndürüp dizgiye astıktan sonra ava devam ettik. Akyaları tekrar görüyorduk ama bu sefer yaklaşmıyor açıktan geçiyolardı. ''S'' haline gelmiş şişlerimiz ve kopuk misinalarımızla zaten alamayabilirdik eğer vursaydık.
Avı bitirip çıkışa geçtiğimizde dünden daha ağır olan balıkla daha sert havada palet vurmak dünün yorgunluğuna eklenince pertimi çıkartmıştı. 2 gün üst üste akya avlayınca böyle oluyor işte 🤣
Avdan sonra hemen fotoğraflarımızı çekildik tabisi
Harika geçen 2 av gününün ardından üçüncü gün havanın sertlemesiyle dalış yapamadık ve av defterini kapattık. Benim için büyük Müjdat abi için ise bahçeden domates koparmakla aynı kolaylığa sahip bir tecrübe oldu.
Herkese nasip olması dileği ile sağlıklı dalışlar.
Şu balıkları kameraya yakın tutma huyundan vazgeçemedin. 🤣 Nefesine sağlık 🍻
Nefesinize ve kalemine sağlık , çok güzel macera ve adrenalin dolu bir av olmuş 👏
@moguzcan teşekkürler daha irileri sizlere nasip olsun