3 Günlük Bodrum Kaçamağı ( Ne balıklar ne balıklar )

Sevgili dostlar

Herkese çok çok selam. Bu yazıda sizleri Bodrum'a götüreceğim. Harika balıklar gördüm,vurdum,kaçırdım .Çok güzel macera dolu 3 günü sizlere anlatacağım biranızı,çayınızı,kahvenizi hazırlayınız.

Cuma sabahı saat 8 gibi Sebahattin abim ile planladığımız gibi buluştuk.Kelle paçamızı içtikten sonra eşyaları

mızı,botumuzu,motorumuzu arabaya yükledik ve Bodrum'a doğru yola koyulduk.

Öğlen 12 gibi Top Secret ( çok gizli ) meramıza vardık ve botumuzu şişirip giyindik.

Saat 1'de sudaydık. Birkaç saat takılıp Bodrum merkeze geçip işlerimizi halledecektik. Meraya yabancı olduğumdan dolayı ilk saat agaşonlara yatıp boş boş yüzdüm. Hiçbir şey vuramamıştım. Boş geçen agaşonlar canımı sıkıyor, o kadar yolu boşuna geldik herhalde diye düşünüyordum. Derkennn kıyıdaki canlılık dikkatimi çekti. Balıklar 0 (yazıyla sıfır) metre sudaydı. Az daha karaya çıkacaklardı. Derinlere agaşona yatmak hiçbir işe yaramıyordu. Poseidon sağ olsun agaşonuma o vatozu gönderdi de beni kıyıya kaçırttırdı. Merayı şimdi çözmüştüm. Balıklar derinden kıyıya midyeleri ve yengeçleri yemeye geliyolardı. Ürktüklerinde direk derine kaçıyolardı. Agaşon magaşon 5 dakika bile yapılsa bir daha gelmiyolardı. Dapiran'ın efsane sığ su avları videosu aklıma gelmişti. Girintili çıkıntılı kayalardan sürüne sürüne yaklaşıp yemlenen çipura ve sargozlara baskın yapacaktım. Bu taktiğe bir taktik daha ekledim ve avdan fena bir şekilde zevk almaya başladım. Ya sürünerek baskın yapacaktım ya da güzel bir kayanın arkasına gizlenip kayalardan söktüğüm midyeleri,kabukları önüme atarak balıkların merakını uyandıracaktım. Geçte olsa merayı çözdüm ve keyifli bir av yaparak günü bitirdim.

Hava kararmadan kıyıya dönüp botu falan toparladık ve Bodrum merkeze gittik. Yemek içmek olayından sonra kendimize kalacak bir pansiyon bulduk ve yerleştik. Pansiyon sahibi kendine aldığı yarım kilo hamsiyi kıtlarken '' Biz dalgıçız '' dedik. O da '' Yarın balık vurunda yapalım bari '' dedi.

Sabahına güzel bir kahvaltıdan sonra işlerimizi erkenden hallettik ve tekrar dalış yoluna düştük. Dünün tadı ağzımda kalınca bugün için fena heyecanlanmıştım. Hemen hazırlandık meraya vardık ve suya atladık. Çipuraları sargozları vurdum vurmasına ama bir o kadar da ıskaladım. Çok sığ ve dalgalı suda 100lük ahşap tüfekle balık vurmak zordu.

Av sonu boy boy fotoğraf çekilip pansiyonumuza geldik. Balıkları temizledik ve fırına verdik. Yanına da bir salata yapıp rakı eşliğinde pansiyonun terasından Bodrum manzarasını izleyerek harika bir gece yaşadık.

Son günümüzün sabahına uyandığımızda aklımızda yine o balıklar vardı. Bu sefer iyice tecrübelendiğimizden dolayı kaçırdıklarımızı vurabilme umuduyla son dalışımızı yapmaya gittik. Meraya vardığımızda en güzel yerimizde bir dalgıç arkadaşımız vardı malum pazar günü şeysi.

Suya girip bakalım dedik. Kıyı boştu tabiki. Balıklar ürküp derine kaçmışlar çoktan.

Başka bir yere gidip dalışa orada devam ettik. Bereketliydi her zamanki gibi. Dizgiye üç beş sargoz üç beş çipura aldıktan sonra birde kaçak levrek eklemiştim. Balık yapması garanti dediğim bir kayalığa gelmeden güzelce nefeslendim ve sürünmeye başladım. Önümde uzaktan gördüğüm kadarıyla 3-4 kilo dediğim 2 balık yemleniyordu. İyice konsantre olarak çok çok sakin şekilde yaklaştım ve ne göreyimm. İki irsofff !!! 3-4 kilo yanlarında yavru kalır. Enn az 5-6 kiloları var ve aramızda 1 metre ya da 1.5 metre var anca. Tabiki kaçmadılar ve ilk kez hayatımda bu kadar iri bir çipuraya tetik düşürdüm. Balığı tam kulak arkasından vurdum. Vurulur vurulmaz balık yan devrildi ve öyle kala kaldı. Yüzeye çıktım ve sakinliğimi korudum çünkü ellerime alıp dizgiye asmadan sevinmeyecektim.  Balık altımda yan devrilmiş tır şeklinde yatıyordu ve şişin arkadan çıktığını görmemiştim. Panikledim. Misinadan çekmek yerine balığın üzerine yapışacaktım. Üzerine doğru süzüldüğümde kelebeğin dahi arkadan çıkmadığını gördüm.Ve o görüntüyü görür görmez benden ürken irsof tek bir hareketle tepinerek şişi üzerinden attı ve o şekilde kaçtı. Yıkıldım. Taşları yumrukladım. Hayatımın çipurasını,Müjdat abinin meşhur irsoflarından bir tanesini kaçırmıştım. Nasıl olurda çift lastikli tüfeğim o balığı delip geçememişti diye düşünüp durdum.

Alacağımızı alıp bu dalışıda bitirdik ve kıyıya dönüşe geçtik. O irsof aklıma geldikçe dizgideki çipuralara bakasım gelmiyordu 😀

(Teselli ikramiyesi)

Tüm malzemeleri yükledikten sonra İzmir yoluna koyulduk ve maceranın sonuna geldik. 3 güne sığdırılabilecek en çok şeyi sığdırdık ve doya doya keyfini aldık.

Daha iyileri sizlerin olsun. Sağlıklı mutlu günler 🖐️ 🖐️